Ayvalık, irili ufaklı şirin koyları, doğal, tarihsel ve kültürel değerleri ile yalnız Ege’nin değil, Türkiye’nin en güzel tatil merkezlerinden birisidir. İklim koşulları, yeterli turistik alt yapısı, sayısız ve eşsiz güzellikteki koyları, berrak ve tertemiz suları ile su altı turizmi merkezi olabilecek ideal bir konumdadır. Ayvalık; lokasyon olarak stratejik bir noktadadır. Etrafında; Kaz Dağları, Kozak yaylası, Sarımsaklı plajı, Cunda ve 23 ada vardır. Ayrıca, Bergama, Truva ve Çanakkale Şehitliklere çok yakın mesafededir. Bir saatlik mesafede bir Avrupa ülkesine (Midilli-Yunanistan) geçme şansı vardır. Ayvalık’ta güneşin batışı ve doğuşu bile farklıdır. Bu anı yaşamak isteyenler için ilgili saatlerde Şeytan Sofrası’na gitmeleri önerilir. Sarımsaklı plajlarının temizlik ve uzunluk olarak Türkiye’de ilk üçe girdiği söylenebilir. Yörede; sualtı fauna ve florası çok zengindir. Bir diğer deyişle, Ayvalık tarih, kum, deniz, güneş, mutfak ve su altı-su üstü turizm değerleri açısından oldukça zengindir.

Ayvalık; bugün stratejik ve rekabet üstünlüğü olan 2 önemli ürüne sahiptir. Bunlardan birincisi zeytin ve türevleri, ikincisi ise; turizmdir. Bu çerçevede, birinci üründen yani zeytin ve türevlerinden başlayacak olursak; 13-19 Ekim 2023 tarihleri arasında yapılacak 18. Ayvalık Uluslararası Zeytin Hasat ve Turizm Festivali, bölge için çok önemli aktivitedir. Festivalin temel amacı, hasatın ödüllendirilmesidir. Hasat; sözlük anlamıyla hayvansal ürünün veya bitkisel ürünlerin bir bölgeden toplanması olarak açıklanmaktadır. Bir diğer tanım ise; ürün kaldırma, tarım ürünü toplama ve ekin biçme şeklindedir. ‘Ürün kaldırma mevsimi veya bir işten elde edilen şey, sonuç’ olarak da tanımlama yapılmaktadır. Bu noktada bir de zeytin üreticileri açısından hasat kavramına bakalım. Zeytin üreticileri için hasat düğündür, dernektir, berekettir. Sünnettir, kız veya oğlan evlendirmedir. Bütün bir yıl biriken borçların ödenmesidir. Aştır, emektir, nasırlı ellerdir. Hasat bir ‘hoş geldin’ yaklaşımıdır, imecedir, paylaşımdır, sevgidir, barıştır. Hasat rahatlamadır, huzurdur velhasılı emeğin karşılığının parayla taçlandırılmasıdır. Hasatın ana teması ise; Ayvalık zeytini ve zeytinyağının kalite bilinirliğini arttırmak, zeytinyağının insan yaşamındaki vazgeçilmez yerini daha etkin biçimde hatırlatmak, tarih, mimari, doğa ve lezzet durağı olarak bölgenin marka görünürlüğünü yükseltmektir.

Ayvalık’ta 2005 yılında zeytin hasat etkinlikleri olarak başlatılan ve bu yıl 18.cisi gerçekleştirilen ‘Ayvalık Uluslararası Zeytin Hasatı ve Turizm Festivali’, 2016 yılında uluslararası formata taşınmış ve bu gün ise, festival boyutu kazanmıştır. Festival turizmi, dünyada son yıllarda büyük bir gelişme gösteren, sağladığı ekonomik, sosyal ve kültürel getirilerin büyüklüğü ile ülkelerin turizm pazarlama ve stratejilerinde önemli yer tutan bir turizm türü olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin turizm alanında en önemli rakipleri arasında yer alan İspanya ve İtalya’nın yerel ve ulusal festivalleri tanıtma, marka farkındalığı yaratma, imaj geliştirme ve yeni destinasyonlar oluşturma gibi noktalarda başarılı bir şekilde kullandığı bilinmektedir. Bu çerçevede ilgili ülkelerin festivaller süresince büyük miktarlarda ziyaretçi çekerek yerel ekonomiye ve ülkeye önemli ekonomik kazanımlar elde ettiklerini söyleyebiliriz. Günümüzde gittikçe büyüyen turizm pazarından daha fazla pay alabilmek ve potansiyel ziyaretçilerin değişen isteklerini karşılayabilmek isteyen ülkeler, ellerinde bulunan imkânların dışında pazara yeni turistik ürünler sunmak için kıyasıya rekabet halindedirler. İnsanlık tarihinin en eski etkinliklerinden olan festivaller; bu turistik ürünlerin en önemlisidir. Toplumların kültürel değerlerinin bir geçmişi olan, geçmişten başlayan ve günümüze kadar gelen festivaller, o bölgede yaşayan kültürün gelecek kuşaklara da aktarılmasını sağlayan en önemli araçlardır. Bölgede bir yaşam kültürü yaratan, kültürel ve sosyal yönlerin öne çıkarıldığı ve topluma çok önemli yararlar sağlayan festivaller, günümüzde farklı bir nitelik kazanarak, birçok ülkenin turizm pazarlama stratejilerinde yer almaktadır. Bireylerin farklı kültürleri tanıma ve kültürel etkinliklerde bulunma isteğini en güzel biçimde özgürce, renkli ve eğlenceli faaliyetlerle geçirme istekleri ancak çeşitli festivallerle karşılanabilmektedir. Uzun yıllardır; dünyanın birçok ülkesinde değişik amaçlarla çok renkli festivaller düzenlenmektedir. Aslında birçoğunun çıkış noktası dini birer etkinlik olan bu gelenekler, zamanla insanoğlunun eğlence arayışına yenik düşerek birer festivale dönüşüp amacından çok uzaklaşmıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde her yıl geleneksel olarak tekrarlanan bu festivaller arasından en popüler olanları; St. Patrick’s Günü Festivali (İrlanda), Venedik Karnavalı (İtalya), Love Parade (Berlin-Almanya) ve Holi (Hindistan) festivalleridir. Türkiye’den ise bu örneklere ilave, Adana Film Festivali verilebilir. Görüldüğü gibi; festivaller günümüz turizm pazarının önemli bir kolunu teşkil etmektedir. Festivaller çok önemli ekonomik etkilere de sahiptir. Örneğin; Cannes Film Festivali ile ilgili resmi rakamlara göre; festival, Cannes ve çevresine 2014 yılında tam 72 milyon Euro tutarında bir gelir sağlamıştır. Festival süresince yönetmen ya da dağıtımcı olarak 12.000 kadar katılımcıyı ve bunun yanı sıra 4.500 gazeteciyi ağırlayan Cannes şehrinde sinema yıldızlarını Festival sarayının ünlü merdivenlerinde görmek isteyen binlerce turist de kırmızı halının etrafında toplandığından, festival boyunca Cannes nüfusunun üçe katlandığı tespit edilmiştir. 67’inci kez festivalin düzenlendiği Mayıs 2014’te Provence-Alpler-Cote d’Azur bölgesini tam 84.400 kişi ziyaret etmiş ve bölgeye 65,3 milyon Euro’luk bir ekonomik girdi bırakmıştır. Yani toplam 72 milyon Euro’luk kazancın yüzde 92’si bölgeye bu etkinlik için gelen turistlerden elde edilmiştir. Nitekim oteller de festival boyunca iki haftalık sürede mevcut cirolarını yüzde 15 daha fazla artırmışlardır. Başlangıçta; bu organizasyonun maliyeti 20 milyon Euro olarak hesaplanmıştır. Ancak, festival bittiğinde Cannes ekonomisine bıraktığı katkı dört katı büyüklüğünde olmuştur. Festival turizminin bir diğer katkısı; bölge turizmini hem dönemsel hem de bölgesel olarak genişletmeye yardımcı olmasıdır. Yani; festivaller belli mevsimler ya da destinasyon sınırları içerisine sıkışan ülkelerin turizmini geliştirilmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca, festivaller sayesinde yöre ve ülkenin sahip olduğu kültürel değerler sergilenerek ev sahibi ülke, kentler ve hatta en küçük yerleşimlerin dahi dünya kamuoyuna tanıtımı etkili biçimde yapılabilmekte ve yöre kısa sürede marka kentler arasında gözükebilmektedir.

Yazımın ilk paragraflarında belirttiğim ve dünyadan örneklerini verdiğim festivallerin de başlangıç tarihlerine ve yaşadıkları süreçlere bakıldığında benzer özellikler görülmektedir. Yani dar, sıkıntılı ve daha az katılımcıyla yıllar önce başlayan festivaller; bugün ilgili ülkelerin ve bölgelerin birer ekonomik kurtarıcısı olmuşlardır. Burada önemli olan bu festivalleri başlatabilmek ve kurumsallaşmasını sağlayarak yıllarca sürdürebilmektir. Çünkü, neresinden bakılırsa bakılsın bu tür organizasyonlar emek, para ve yetenek işidir. Her yıl yenilenen ve bölgede farkındalık yaratan bir etkinlik olarak öne çıkan bu çalışmalar aynı zamanda ulusal ve uluslararası görsel ve yazılı basında yörenin de tanınmasına önemli katkı sağlamaktadır.

13-19 Ekim 2023 tarihlerinde Ayvalık’ta 18.cisi gerçekleştirilen Ayvalık Uluslararası Zeytin Hasatı ve Turizm Festivali’nin fikir babası, Ayvalık Ticaret Odası ve Ayvalık Belediyesi’dir. Bu anlamda etkinliği başlatan ve günümüze kadar ulaşmasını sağlayan Ayvalık Ticaret Odası Başkanları ve Yönetim Kurulu’na, Ayvalık Belediyesi Başkanlarına ve Belediye Meclis üyelerine teşekkür ediyoruz. Her yıl yenilenen ve bölgede farkındalık yaratan bir etkinlik olarak öne çıkan bu çalışmalar aynı zamanda ulusal ve uluslararası görsel ve yazılı basında yörenin de tanınmasına önemli katkı sağlamaktadır. Bu yıl etkinlik; daha çok katılımcının ve paydaşın katılımı ile gerçekleştirilecek, içine gastronomi, kültür, sanat ve doğa gibi turistik ögeler konularak daha fazla kişinin yöreye getirilmesi amaçlanmıştır. Bu tür etkinlikler aynı zamanda bölgedeki turizm sezonunu uzatma amaçlı aktiviteler olarak da değerlendirilebilir. Bölgede; gastronomi, kültür ve doğa vb. aktiviteleri farklı tarihlerde yaparak yöre ekonomisine katma değer yaratmak temel amaç olarak belirlenmiştir. Bu noktada bu tip organizasyonların güçlü sponsorlarla yapılması veya güçlü şirketlerin bu tür projelerde yer alması bir başka somut gerçekliktir.

Ayvalık’ın rekabet üstünlüğü yaratan ikinci ürünü ise; turizmdir. Çünkü, bölgede turizm; sadece kum-deniz-güneş odaklı değil, kültür, tarih, doğa, kongre, su sporları, sualtı ve gastronomi amaçlı yapılmaktadır. Bu bağlamda bölgede turizmin daha rekabetçi bir anlayışla yönetilmesi için 4 önemli turistik ürün grubu üzerinde odaklaşmakta fayda vardır. Bunlar; kültür turizmi, kongre turizmi, sualtı-suüstü sporları ve gastronomi turizmidir.

Kültür turizmi noktasında; Ayvalık merkez ve Ali Bey Adası’ndaki neo-klasik sivil mimari örneklerinin oluşturduğu kent dokusu turizm arzını zenginleştirmektedir. Cunda Adası’nda ve Ayvalık şehir merkezinde ‘old city’ denilen mekanlarda tescilli 1800 civarında tescilli bina vardır. Bu binaların restore edilmesi ve sokak iyileştirmelerin yapılması bambaşka bir turistik ürünün ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bu turizmin adı; kültür turizmidir. Ayvalık, ayrıca ‘Ayvalık Endüstriyel Peyzaj’ başlığıyla, 2015 yılında Dünya Kültür Miras Geçici Listesi’ne girmiş ve yeni hedef, ‘Asil Listeye’ girmek olarak belirlenmiştir.

Günümüzde; UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne girmek artık yörelerin birer kalkınma projesi olarak değerlendirilmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumluluğunda ve yerel yönetimlerin destekleri ile 2012 yılına kadar ülkemiz Dünya Miras Listesine 11 adet varlığımızın alınmasını sağlamıştır. Bu sayı; 2014 Bergama- İzmir, Cumalıkızık-Bursa ve 2015 itibarıyla Efes ve Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçesi’nin de girmesi ile 15’e ve enson 2023’de Gordion Antik Kenti’nin de girmesiyle, 20’e yükselmiştir. Yaklaşık 73 civarında da Geçici Listede bekleyen kültürel ve doğal varlığımız vardır. Ege Bölgesi’nde Dünya Kültür Miras Listesine giren toplam 5 kentten (Efes-İzmir, Letoon Antik Kenti ve Pamukkale-Muğla, Truva Antik Kenti-Çanakkale ve Bergama-İzmir) sonra sırada bekleyen Foça Kalesi ve Çandarlı Kalesi vardır. Bu isimlere Ayvalık’ın da eklenmesiyle Ege Bölgesi, Dünya Kültür Miras Listesinde önemli bir uygarlık ve kültür merkezi olarak tescillenmiş olacaktır. Bu bölgenin turizm potansiyeli ve saygınlığı artacak, bölge yeni yatırımcılar için cazibe merkezi olacak ve yöredeki tarihi ve kültürel eserler koruma altına alınacaktır.

İkinci öncelik verilmesi gereken turizmi türü; kongre turizmi ve türevleridir. Ulusal ve uluslararası kongre turistlerin bölgeye çekilmesi için öncelikle yapılması gereken strateji, bu amaçla kongre merkezlerinin açılması veya mevcutlarının kapasitelerinin artırılmasıdır. Bu turizm türü de yılın her mevsiminde yapılabilme özelliğine sahiptir. Bu turizm türüne katılan tüketiciler de harcama potansiyeli yüksek kişilerdir. Kongre oturumları dışında kalan zamanlarını gittikleri destinasyonda geçirmekte, günlük tekne ve şehir turları satın almakta ve yöresel mutfakları tercih etmektedirler. Ayvalık; bu açıdan kongre turistlerin günlük ihtiyaçlarını ve boş zaman sürelerini geçirme aktivitelerine sahip zengin bir destinasyondur

Üçüncü öncelik verilmesi gereken turizm türü; sualtı ve suüstü sporlarıdır. Spor Turizmi Uluslararası Konseyi’nin (STIC) yaptırdığı ve bu kuruluşun resmi yayın organı ‘Journal of Sport Tourism’de’ yayınlanan bir araştırmaya göre; spor turizminden elde edilen gelirler, dünyadaki toplam turizm aktivitesinin yüzde 32’sini oluşturmaktadır. Bu oran, dünyada elde edilen 476 milyar dolar turizm geliri üzerinden hesaplandığında 152 milyar dolardır Bunlardan su altı turizmi (diving), son yılların en gözde spor turizm etkinliklerinden birisidir. Yılın her mevsiminde yapılabilmesi ve sportif, çevreci ve korumacı özelliklerinden dolayı dünyada hızla gelişmektedir. Avrupa’da dalış sporu ile ilgilenen yaklaşık 25 milyon kişinin büyük çoğunluğu tatillerini kendi ülkelerinin dışında geçirmektedir. Ayvalık’ın su altı zenginliklerinin en önemlisi; kızıl mercanlardır. Dünyada sadece İtalya’nın Portofino kenti ve Balıkesir’in Ayvalık ilçesi açıklarında bulunan kırmızı mercanların, su altının büyülü dünyasını tanımaya çalışan dalgıçların yoğun ilgisini çekmektedir. Ayvalık’ta su altı dalış eğitimi veren ve daldıran 4 dalış eğitim okulu vardır.

Son olarak öncelik verilmesi gereken turizmi türü ise; gastronomi turizmidir. Gastronomi, bir bölge için önemli bir çekicilik özelliği taşımakta, bazı turistlerin bir bölgeyi tercih nedenleri arasında ilk sırada yer almakta ve turistlere tatil ve gezileri esnasında yeni tatları ve farklı gelenekleri tanıtmada önemli rol oynamaktadır. Türkiye’de Akdeniz mutfağının önemli bir göstergesi olan Kuzey Ege Bölgesi ve bu bölgenin içinde yer alan Ayvalık mutfağı gastronomi turizmi açısından ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda Ayvalık gastronomi geçmişi ve Akdeniz mutfağındaki zenginliği ile dikkat çekmektedir.

Ayvalık ve Cunda’da son yıllarda sayıları her geçen gün hızla artan butik otellerin yöre turizmine önemli katkıları olmaktadır Yörenin bu anlamda marka imajına önemli katkılar sağlayan ve ‘çevreci oteller’ olarak algı oluşturan butik oteller; satış ve pazarlama konusunda da bölge turizminde yadsınamayacak bir ağırlığa sahiptir. Marka değeri yüksek olan ve ciddi anlamda otellerin içinde ve dışında ekolojik uygulamaları bulunan ve bu uygulamaları ile bölgede farkındalık yaratan işletmelerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Bir diğer artı değeri; Perşembe günleri Ayvalık’ta ve Cumartesi günleri de Cunda merkezde kurulan yöresel semt pazarlarıdır. Özellikle Perşembe günleri Ayvalık merkezde kurulan pazarda ciddi anlamda yoğunluk yaşanmakta ve özellikle Midilli’den sadece alış veriş için günübirlik gelen ziyaretçilerle dolup taşmaktadır.

Ayvalık turizmine katma değer yaratan bir güzel uygulama da, yerel hediyelik eşya üreten atölyelerin sayısının Ayvalık merkez ve Cunda’da her geçen gün artmasıdır. Eski, dar ve nostaljik sokak aralarında faaliyet gösteren bu atölyeler yerel istihdama ve yöresel ekonomiye ciddi katma değer yaratmaktadır. Bu çerçevede gelecek vaat eden bir diğer lokasyon da Küçükköy’dür. Bu yerleşkede sanat, seramik ve çini atölyelerinin sayısı her geçen gün artmaktadır.

Hasat, ilk paragrafta belirttiğim gibi zeytin üreticisinin emeğinin karşılığıdır. Umuttur, gelecektir. Borç ödeme, yeni bir şeyler alma, düğün yapma ve paylaşmadır. Yani bu işin ana unsuru zeytin üreticisi ve köylüsüdür. O halde bizim hasat etkinliklerinde daha çok yerel aktör ve daha çok yerel figür yer almalıdır. Bu çoşkuyu sağlamamız ve birlikte paylaşmamız gerekmektedir. Yani hasat etkinliklerinin içinde daha çok kadın, daha çok köylü, daha çok yerel kıyafet ve aktör yer almalıdır. Hasatı protokol havasından çıkarıp yerel aktörlere, işin sahibine teslim edilmelidir. Örneğin; ilk gün açılışta kortej yürüyüşünde ellerinde zeytin dalları ve başlarında zeytin taçları ile yürüyen 1000 zeytin emekçisi akşam bütün tv kanallarında birinci haber, ertesi gün ise, bütün ulusal basında manşet olur. Ayvalık; hasatın içine bu tür farkındalık yaratacak projeleri ve yeni fikirleri uygulamaya koymalıdır. Zeytin ve hasat, bu bölgede yüzyıllardır var olan ve her yıl yapılan bir olaydır. Keşke biz bugün Ayvalık zeytin hasatının 18.sini değil de, 118.cisi kutluyor olsaydık. Bu tür gelenek ve göreneklerimize maalesef sahip çıkamıyoruz veya düşünemiyoruz. Avrupa’da bu tür yıl dönümleri yüzyıllardır kuşaktan kuşağa devam edip, kutlanırken, bizim bu tür tekrarlanan etkinlikleri kutlama alışkanlığımız çok yenidir. Bu tür etkinliklerin sürdürülebilir, katılımcı, paylaşımcı ve şeffaf olması temel zorunluluktur.

Cümlelerimi ünlü şair Nazım Hikmet’in ‘Yaşamaya Dair’ başlıklı şiirinden bir kesit ve Egelilerin çok kullandığı zeytin duası ile bitirmek istiyorum.

‘Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından’.

‘Herkese; zeytin ağacı kadar uzun ömürlü, zeytin kadar bereketli, zeytinyağı kadar sağlıklı bir ömür diliyorum’. Görüldüğü ve anlaşıldığı gibi; zeytin varsa, hayat vardır.

 

 

Prof. Dr. Ayhan GÖKDENİZ, Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi

https://www

.ayhangokdeniz.com/

 

 

Bu site, size daha iyi bir tarama deneyimi sunmak için tanımlama bilgilerini kullanır. Bu web sitesine göz atarak, çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz. Kişisel bilgileriniz üçüncü şahıslarla paylaşılmaz, reklam ve pazarlama amacıyla kullanılmaz.